CAN SIKINTISI

Can sıkıntısı, bir içe kapanma ihtiyacı ile kişinin iç dünyasında temas ettiği duygularla yüzleşme durumu karşısında oluşan bir iç çatışmadır. Can sıkıntısında ne dışarısı güvenli ve kapsayıcıdır ne de iç dünya baş edilebilir ve huzurla yaşanabilirdir. Can sıkıntısı davetsiz gelir. Rutinde kalamayıp sürekli canlı olma arzusu ya da acıya aşırı duyarlılık nedeniyle içe çekilme can sıkıntısını tetikler. Can sıkıntısına izin vermek ve onunla oturmak bile kendi içimizde tahammül edemeyip kaçmak istediğimiz duygular ile tanışma, yüzleşme, anlama ve anlamlandırma fırsatı sağlar. Ancak bunu başarmak o kadar da kolay değildir. Birçoğumuz bu duyguları fark etmek, onlarla baş etmek, bu duyguları dönüştürmekle ilgili eksikliklerimiz, zorlantılarımız ya da yeterli kaynaklarımız olmayışından dolayı buralara bakmamaya çalışırız.

 

Çoğunlukla can sıkıntısını anlamak yerine ondan kaçmayı tercih ettiğimizde içimizde biriken, anlaşılmayan, tanınmayan, ifade edilemeyen duygular tükenmişlik duygusu yaratır. Tükenmişlik dış faktörler tarafından etkileniyor ve oluşabiliyor olsa da özünde iç unsurların bilinçdışı etkisinden beslenir ve dış dünya seçici bir şekilde zarar verici, tehditkar ve ezici olarak algılanır. Oysa canımızı sıkan şeylerin esas kaynağı dışarıda değil içimizdedir. İç dünyada yaşanan tükenmişlik ve ezilme hissi dış dünyayı da seçici olarak bu yönde algılar.

 

Halbuki canımız dediğimiz şeye biraz daha yakın olup açmaya, anlamaya çalışsak, sıkıntı oluşan yerler baş etme mekanizmaları geliştiremeyip, içimizde mühürlenmiş karmaşık duyguların kendilerine ifade yolları arayışı olarak günlük hayatımızın aktif bir parçası olacaktır. Can sıkıntımızı anlamaktan kaçmak tükenmişlik ve kaygı oluştururken, can sıkıntısının kaynağını anlayıp anlamlandırmak motivasyon alanı oluşturacaktır. Bu sayede can sıkıntısını merak duygusuna dönüştürebilmemiz mümkün olacaktır. O zaman içimizdeki engellere takılmadan dışarıya ve dış dünyanın getirdiklerine motive olarak talepkar olacağız. Can sıkıntısı çoğu zaman yaratıcılığı da etkiler. Kendi başımıza kaldığımızda negatif duygulardan pozitif hayal kurmaya yöneldiğimizde yaratıcı yönümüz aktive olur. Eğer içerideki negatif duyguları dönüştürüp anlamlandırıp bugüne temas eder, bugün içerisinde farklı bir varoluşsal alan yaratabiliyorsak canlı ve yeni etkileşimler oluşturabilen kişilere dönüşürüz.

 

Meral AYDIN

Klinik Psikolog

MET Türkiye Başkanı